Web Sitesi Tasarımlarının Ötesinde Görünmez Arayüzler

Ürünlerin kullanıcı deneyimleri yıllar içerisinde çok farklı bir noktaya geldi. Şu an çeşitli cihazlarla olan etkileşimlerimiz 20 yıl öncesine göre tamamen tanınamaz bir noktada. Kullanıcı Deneyimini İyileştirmek için görünmez arayüzler bize ne ifade etmeli?

Kullandığımız teknolojiler geliştikçe web sitesi tasarımları da dahil olmak üzere birçok kullanıcı arayüzünde yenilikler görmeye başladık. Artık taşıtlarımızdan buzdolaplarımıza kadar neredeyse hayatımızdaki bütün cihazları tek bir butonla veya bir parmak hareketiyle kontrol edebiliyoruz. Tabii bu arayüzler ne kadar gelişirse gelişsin yine de bizlerle teknoloji arasında hala bir duvar var.

Kullanıcı deneyiminin bilgesi Donald Norman bu durumu 1990'da mükemmel bir şekilde açıklamıştı:

Arayüzlerle ilgili sorunun kendisi arayüzler değil. Arayüzler yalnızca bu durumun önüne geçiyor. Bütün enerjimi arayüze odaklamak istemiyorum, işe odaklamak istiyorum. Kendimi bilgisayar kullanıyormuş gibi görmek istemiyorum, kendimi işimi yaparken görmek istiyorum.

Anahtar tam olarak burada. Geleceğe herhangi bir geleneksel arayüz olmadan ilerliyoruz. Dokunmatik ekranları, hatta bütün ekranları geride bırakıyoruz.

Günlük yaşamlarımız ve hayatımız daha fazla cihazla dolmaya başladı. Bu yüzden, şu an kullandığımız arayüzler için doğal olarak bir geliştirme ihtiyacı duyuluyor. Artık parçalı ve dikkat dağıtıcı arayüzlere değil, daha etkili, kusursuz ve hatta en önemlisi görünmez tasarımlara ihtiyacımız var.

Ekranların Ötesinde Tasarım Yapmak

kullanıcıların günlük yaşamlarını kolaylaştırmak için web tasarı

Arayüzleri nasıl görünmez olarak tasarlayacağız ve her gün gözümüzün önünde olan web sitesi arayüzlerini nasıl ekranların ötesine taşıyacağız? Şüphesiz akıllı telefonlar bizim sosyalleşme, çalışma ve yaşama biçimimize göre şekillenmiş harikulade bir buluş.

Tabii dış dünya ile 7/24 bağlantı kuruyor olmak oldukça dikkat dağıtıcı ve belirgin bir biçimde gerçek yaşama müdahale edici bir şey olabilir. Devamlı gelen bildirim ve titreşim sesleri, kırmızı noktalar ve mavi tikler etrafımızdaki dünya ile bizim aramızda bir duvar örüyor ve günlük işlerimizi tamamlamamızı engelliyorlar.

İşte gelecek doğal süreç de tam olarak bu yüzden kullanıcı deneyimini ekranların ötesine taşımak olarak şekillenmeli. Etrafımızdaki cihazlarla bilgisayar görüşleri, yapay zeka (AI) ve hatta ses kontrolleri gibi daha doğal yollarla etkileşimler kurmalıyız. Bunun arkasındaki konsepti de görünmez arayüzler -veya sıfır kullanıcı arayüzü (Zero UI)- olarak adlandırabiliriz. Isı haritaları ile kullanıcı deneyimi takibi yapmak görünmez arayüzler için mümkün olmasa da, bunun için pek çok yöntem vardır.

Görünmez web tasarım arayüzleri bizlere doğal davranışlarımız, sesimiz, bakışımız ve hatta düşüncelerimiz aracılığıyla cihazlarımızla iletişim kurma imkânı veriyor. Bu şekilde kullanıcılar bir makineyle değil başka bir insanla bağlantı kuruyor gibi hissediyorlar.

Görünmez arayüzlerin gerçek hedefi cihazların her zaman kullanıcı girişlerine hazır olmasını sağlamak ve böylece insanları günlük işlerinden alıkoymadan dünyayla bağlantı kurabilmelerine olanak vermektir.

Bunun için tasarım yapmanın anahtarı öngörmeli tasarımdadır. Bir tasarımcı -yapay zekanın da yardımı ile- kullanıcının görevlerini ve ihityaçlarını öngörmeli ve kullanıcı yolculuklarını basitleştirmelidir.

Ses İçin Tasarım Yapmak

ses temelli komutlarla web tasarımları daha kullanışlı hale geli

Şu an için en popüler görünmez arayüz olan ses, Apple, Amazon ve Google gibi teknoloji devleri ile süreklilik kazandı. Ses arayüzleri için filizlenen bu pazar bütün kullanıcı deneyimi tasarımcıları için ilgi çekici bir geliştirme halini aldı. Aslında bazıları kullanıcı deneyimi tasarımlarının bir sonraki doğal adımı haline geldi bile.

Sesin, görünmez tasarımın temeli gibi kabul edilmesinin sebebi oldukça basit. Cihazlarımızla etkileşim yollarımız çeşitlendikçe kullanıcı etkileşimlerini geliştirmek için tasarımların hızını arttırmak ve kullanışlılığı geliştirmek temel hedef haline geldi.

Karmaşık bağlantılarımıza klavye temelli komutlarla başladık. Daha sonra mouse etkileşimlerine geçtik ve son zamanlarda akıllı telefonların yükselişiyle pazarı dokunmatik ekranlar aldı. Doğal olarak dokunmatik ekranlar da "ekran" temelli yani bir sonraki adım kullanıcı yolculuklarını evrimleştirecek, daha hızlı ve daha kolay etkileşimler olmalı. Peki ne sesten daha hızlı ve kolay olabilir?

Sesi nasıl süreklilik sağlayacak şekilde uygulayabileceğimizi anlamak için geçmişi düşünmeliyiz. 90'larda insanları çevrimiçi olmaya iten şey neydi? Arkasına sığınabileceğimiz tek şey evlerimizdeki bilgisayarlarımızdan internete bağlanabilme imkânımız olması.

Yaklaşık 10 yıl önce bizi dokunmatik ekranlardaki kullanıcı arayüzlerine yönlendiren şey neydi? Arkasına saklanabileceğimiz şey diğer bir birleşik cihaz: iPhone.

Peki cihazlarımızla konuşmamızı sağlayan icat neydi?

Bundan birkaç yıl önce bilgisayarınızla konuşurken yakalandığınızı düşünün. Muhtemelen komik görünürdünüz. Artık Amazon Echo ve Google Home gibi ses komutlu cihazların popülerleşmesiyle cihazlarınızla konuşmanız oldukça doğal görünüyor.

Dil İçin Tasarım Yapmak

arayüzlere ses komutlarını dahil ederken dile de önem verilmeli

Doğal dil, ses tonu, aksan ve ton. Bunların hepsi hayati parçalar. Şu an ev asistanları biraz programlanmış ve yapay hissettiriyorlar.

Zorunlu ve emir belirten diller rahatsız edici olabilir. Özellikle de teknolojiyle çok iç içe olmayan kullanıcılar için. Konuşma diline özgü terimler daha güven verici olabilir ve alışılmadık iletişimler küçümseyici görünebilir. Tabii bu alanda hala kullanışlılık testlerine ve kullanıcı araştırmalarına yer veriliyor.

Sosyal Medya Hesaplarımız

Sosyal medya hesaplarımızı takip ederek fırsatlardan haberdar olun, ücretsiz web tasarım kampanyalarını kaçırmayın.

facebook twitter İnstagram youtube linkedin Bulutpress Pinterest Sayfası